GzXHb1zWMAA jP4 (1).jpg

Patlayıcı robotların sistematik terörü; “Ellerini başına koyup bir sonrakini beklersin..”

Patlama sesleri şüphesiz dünyanın en korkunç sesidir.

Hatta en şiddetli anında çıkan gök gürültüsü bile, İsrail’in patlayıcı yüklü bir robotunun infilak ettiğinde çıkardığı sese yaklaşamaz .

Son haftalarda İsrail güçlerinin Gazze Şehri’nde yaygın olarak kullandığı, patlayıcılarla dolu ve uzaktan kumandalı, kullanım dışı bırakılmış zırhlı personel taşıyıcılarından bahsediyorum.

Önce hissedersin. Derin bir titreşim. Etrafındaki havanın emildiğini hissedersin. 

Sonra patlama dalgası -çoğunlukla arkadan- hiç beklemediğiniz büyük bir itme gibi gelir. 

İki üç kilometre öteden bile bunu iliklerinize kadar hissedersiniz. 

2025 09 08T000000Z 850745959 MT1IMGOST000DMHNAP RTRMADP 3 IMAGO IMAGES (1).jpg

Bir şeyler değişiyor, sanki dünya çatlayacak gibi. 

Ve sonra ses seni vuruyor. O kadar yüksek ki, düşünceleri bastırıyor. O kadar yüksek ki, hâlâ yapabileceğini kanıtlamak için çığlık atmak istiyorsun.

Sanki biri elinde bir bardak tutuyormuş da, tam kafanızın yanına düşürüyormuş gibi, korkunç bir ses. Belki de hayattaki en korkunç ses, o robotun patlamasıdır.

Patlamadan sonra ev birkaç saniye sallanıyor. 

Her şey durur

Bir patlama sesi geldiğini hissettiğimde, sesi dağıtmak için yüksek sesli bir şey açmaya çalışırım.

Basıncı azaltmak için ağzımı açıyorum. Kendimi hazırlamaya çalışıyorum, patlamayı gerçekleşmeden önce hayal etmeye çalışıyorum ki, o kadar şok edici olmasın.

Çünkü bu patlayıcı yüklü robotlardan biri patladığında her şey duruyor. 

Ölüm gibi geliyor – ve yine de ayaktasın, bir sonrakini bekliyorsun

İster içerken, ister yerken, ister yürürken donup kalırsınız. Birkaç saniye boyunca ne olduğunu anlayamazsınız. Öylece, felç olmuş bir şekilde durursunuz.

Hayatta kaldığına inanamıyorsun.

Ölüm gibi geliyor – ve sen hâlâ ayaktasın, bir sonrakini bekliyorsun.

Son günlerde patlamalar art arda gelmiyor. Artık aynı anda geliyorlar; iki, hatta bazen üçü aynı anda patlıyor. Dün ise art arda üç patlama oldu. Gürültü dayanılmazdı.

Sadece korkutucu değil. Fiziksel olarak da acı verici.

Başınız saatlerce zonkluyor. İçinizde bir şeylerin ters gittiğini hissediyorsunuz.

Hayatınızın tehlikede olduğunu hissediyorsunuz – sanki patlama vücudunuzu parçalayacakmış gibi. Başınızı omuzlarınızdan ayırın.

Gece gündüze

Bir robotun patlamak üzere olduğunu anlamayı öğreniyorsunuz; geceyi gündüze çeviriyor.

Dün gece saat gece yarısını biraz geçe sokaktaydım.

Gökyüzünde alevlerin yükseldiğini gördüm – sanki Hiroşima veya Nagazaki’den gelen bir volkanik patlama gibi. Bir silah testinden fırlamış gibi, yükselen bir alevle.  

Artık tanıdık bir görüntü: göğe yükselen ateş, tüm ufuk kırmızı bir şekilde parlıyor.

O an bunun bir robot olduğunu anladım. Sokağın ortasında duruyordum. En yakın duvara koştum, yere atladım ve ellerimle başımı kapattım.

Üç gün önce de aynı şey olmuştu, bu sefer sabah saat 05:30 civarında. 

Penceredeydim ki birden yangın çıktı. Yere düştüm, ellerimi başımın üzerine koydum – sonra patlama geldi. 

Bir dakika sonra bir tane daha. Ve bir dakika sonra bir tane daha. Hepsi Gazze’nin güneyindeki Tal Al-Hawa’da. 

Peki robotları ne zaman patlatıyorlar? Öğleden sonra mı? Hayır, şafak vakti patlatıyorlar. Sabah 3’te. 

Peki ya hava saldırıları? Sabah altıda başlıyor. Yani hiç uyumuyor insan. 

(Gazze Şehri’nde yaşayan Filistinli gazeteci ve MEE yazarı Ahmed Dremly’nin , MEE’nin Kudüs büro şefi Lubna Masarwa’ya anlattığı kişisel anlatımdır.)

Bir Cevap Yazın