Eli Cohen ve Suriye’nin içten çöküşü
1960’lı yıllar. Modern görünümlü ve zengin olduğu iddia edilen bir iş adamı, Şam’ın elit çevresine hızla giriyor. Adı “Kamil Emin Sabit.” Ancak o resmî kimliğiyle değil, Mossad ajanı Eli Cohen olarak Suriye devletinin kalbine sızmaktadır. Bu vakıa sadece bir casusluk hikâyesinden ibaret değildir. Aynı zamanda gaflet, liyakatsizlik, seküler sekteye uğramış yönetimler yüzünden bir toplumun içten nasıl çökertildiğinin acı gerçeğidir.
Kimdir bu adam, neden gözden kaçtı?
Eliyahu Ben Şaul Cohen, 1924 yılında İskenderiye’de doğmuş; elektronik mühendisliği eğitimi almış, çok sayıda dil bilen, eğitimli bir Yahudiydi. Ancak Mossad’ın hizmetine girdikten sonra adı değişti, kimliği değişti ve sahte bir iş adamı olarak 1962’den itibaren Şam’da yaşamaya başladı. Kahire Üniversitesi sonrası İngiltere ve İsrail’de eğitim görmesine rağmen, Suriye elitleri ona sorgusuz sualsiz imtiyaz tanıdı. Kameraların önüne çıkan o kişi değil; perde arkasındaki ajan bilinmeden yaşamaya başladı.

Cohen, Golan Tepeleri’ndeki mevzileri, silah yerleşimlerini, askeri toplantıların yerini öğrendi. Buna benzer bir öneriyle topçu mevzilerinin üzerine ağaç dikilmesini önerdi. Bu öneri kabul edildi. 1967’de İsrail uçakları tam o ağaçların hizasındaki kurulumlara saldırdığında, Cohen’in raporları savaşın sonucunu belirledi.

Tüm bu bilgiler ve görseller, 2025 yılında yapılan bir Mossad operasyonuyla Suriye’den çalınan 2.500 belgede gün yüzüne çıktı: el yazısıyla yazılmış istihbarat notları, sahte pasaportlar, ev anahtarları ve mektuplar içinde Cohen’in kullandığı kimlik üstün siyasetine dair ipuçları var.
Neden kimse farketmedi?

Seküler Elitlerin Zaafı: Maddeye, Batılı görüntüye, lükse önem veren elit kesim, ruhani ve feraseti dışladı. Soru sormayan devlet kurumları, sahte kimliği sorgulamaya tercih etti.
İstihbarat Kusuru: Suriye’de gizli servisler rejim odaklıydı. Gerçek düşmanı araştırmak yerine, halk içindeki muhalefete odaklandılar. Cohen’in frekansları bu yüzden geç fark edildi.
Eşzamanlı Körlük: Siyonizm tehdidi hafife alındı. Cohen’in verdiği raporlar, en büyük düşman sayılan İsrail’in planlarını göstermesine rağmen birçok yetkili bunu görmek istemedi.
Yakalanış, yargılaması ve idamı
1964 sonunda, Şam’da şüpheli telsiz sinyalleri yakalandı. O sırada mesaj gönderirken evine baskın yapıldı. Gizli mahkemede yargılandı, idam cezası aldı. 18 Mayıs 1965 sabahı Şam’ın Merce Meydanı’nda halka açık şekilde asıldı. İsrail ve bazı batılı liderlerin af talepleri reddedildi. Yargılama süreci sonrası dönemin İsrail medyası Cohen’i “kahraman” olarak ilan etti. O günden sonra adına sokaklar, simge medya yapımları üretildi. Ancak Suriye onu reddetti; cenazesini hâlâ teslim etmedi.

İsmi Arapça, davranışı Müslüman gibi görünen herkes dost değildir. Kalpte iman yoksa, dış kabuk aldatıcıdır. Bugün bu kişiler medya uzmanı, aktivist, yatırımcı kisvesiyle geziyor. Ama niyetleri belli değil. Şeriatla yönetilmeyen sistemler sızmaya açıktır.. İslamî hukuk reddedildiğinde, sistem içten çürür. Cohen vakası bunun en güçlü göstergesidir.
Eli Cohen’in kamu önünde çekilen ipi Merce Meydanı’nda söndü. Ancak onun kurduğu yol hâlâ açık. Bu yol, yatırımcı maaşlarıyla, uluslararası yardım kisvesiyle, diplomasi örtüsüyle karşımıza çıkıyor. Onları tanımanın yolu; yüzlerine değil, kimlikle değil, niyete bakmaktır. Ümmet feraseti kuşandıkça, gafletin kapısı kapanacaktır.
Kaynak: Mira Haber
Mira Haber – Ortadoğu Bağımsız Muhabir Ajansı Tarafsız değiliz. Ancak Mirahaber'de sadece gerçekleri okursunuz.